NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
الْمُثَنَّى
حَدَّثَنَا عَبْدُ
الْأَعْلَى
حَدَّثَنَا
هِشَامٌ عَنْ
حَفْصَةَ
بِنْتِ
سِيرِينَ
عَنْ أُمِّ عَطِيَّةَ
قَالَتْ
وَضَفَّرْنَا
رَأْسَهَا ثَلَاثَةَ
قُرُونٍ
ثُمَّ
أَلْقَيْنَاهَا
خَلْفَهَا
مُقَدَّمَ
رَأْسِهَا
وَقَرْنَيْهَا
Ümmü Atıyye'den demiştir
ki:
"Biz (Hz. Nebi'in
kızı Ümmü Gülsüm, vefat ettiği zaman) başını(n saçlarını) Üç Örgü yaptık. Sonra
bunları başının arka kısmına attık. Bunların birisini ön tarafı(nın arka
kısmı)na (diğer ikisini de) alnının (sağ ve sol) uçları(nın arka kısmı)na
(gelecek şekilde) bıraktık.
İzah:
Buhâri, cenaiz; Müslim,
cenaiz; Tirmizî, cenaiz; Nesâî, cenaiz; Ahmed b. Hanbel VI.407, 408.
Asr-ı saadette, vefat
eden kadınları yıkama görevini yürüten Hz. Ümmü Atıyye, Hz. Nebiin kızı Hz.
Ümmü Gülsüm'in cenazesini de yıkamış ve yıkarken saçlarının daha iyi
temizlenmesini ve aralarına suyun daha iyi nüfuzunu sağlamak için, onları
taramış, yıkama işi sona erdikten sonra da birisi başının ön kısmında, ikisi de
alnının sağ ve sol taraflarında olmak üzere, bu saçlardan üç örgü yapıp üçünü
de arka tarafına bırakmıştır.
Hanbeli ve Şafiî
âlimleri bu hadis-i şerifle amel ederek, ölen bir kadının saçlarını tarayıp
onları üç Örgü halinde örmenin müstehâb olduğunu söylemişlerdir. Malikilerin
mutemed olan görüşleri de budur.
Hanefî îmam Evzâî'ye
göre, ölen bir kadının saçları taranmaz, fakat iki örgü halinde göğsüne ve
gömleğinin Üstüne konur. Bu görüşte olan âlimlere göre, Abdürrezzak'ın
Musannaf mda rivayet edilen bir hadisi şerifte Hz. Aişe'nin vefat eden bir
kadının saçlarını taramakta olan kimseleri bundan men etmesi, ölen bir kadının
saçlarını taramanın caiz olmadığına delalet eder, saç taramak aslında bir
süsleme işidir. Ölünün buna ihtiyacı yoktur. Hz. Ümmü Atiyye'nin Hz. Ümmü
Gülsüm'û, saçlarını taraması sadece Kurtubf-nin de ifade ettiği gibi, Ölüye
yapılan muamelede, şer'i bir izin olmadan içtihada dayanan bir tatbikatta
bulunmak caiz değildir. Kadının saçlarının taranacağına dair nas mevcut
değildir.